WOLFGANG BORCHERT'İN 26 YAŞINDA YAZDIĞI VE ÖLÜMÜNDEN BİR GÜN SONRA SAHNELENEN OYUN; YIKICI, ZORLAYICI, SERT, İÇ ACITICI OLDUĞU KADAR ŞİİRSEL VE DIŞAVURUMCU BİR METİN AYNI ZAMANDA.
Çalışmalarına 2012 yılının ikinci yarısında başlayan Yolcu Tiyatro, Mart ayından bu yana Wolfgang Borchert’in “Kapıların Dışında” isimli oyununu sahneliyor.
1946 yılında yıkım edebiyatının
öncülerinden, Nasyonal Sosyalizm ve savaş karşıtı görüşlere
sahip Wolfgang Borchert tarafından 1 hafta gibi kısa bir sürede
kaleme alınan ve yazarı tarafından “ hiçbir tiyatronun oynamak,
hiçbir seyircinin görmek istemediği eser” olarak nitelendirilen
oyun; ikinci dünya savaşı sonrasında Almanya’ya, evine, dönen
Çavuş Beckman'ın kendi ülkesinde, kendi şehrinde istenmeyen bir
yabancı gibi karşılanmasını, rahatsızlık yaratmasını ve
alelade bir dilenci gibi görmezden gelinerek "Kapıların
Dışında" bırakılmasını konu alıyor.
Cenk Dost VERDİ, Müzeyyen DURGUN,
Yasemin ERTORUN ve Ersin Umut GÜLER rol aldığı oyunun
yönetmenliğini ise Ersin Umut GÜLER üstleniyor.
Bir Savaşın Toplumsal Anatomisi
Nazi Almanya'sının zorla asker ettiği
ve cepheye savaşmaya gönderdiği Wolfgang Borchert'in gerek savaş
sırasında gerek savaştan sonra yaşadığı yıkımı yansıtan ve
faşist sistemi sorgulamak yerine geçmişini reddeden Alman
toplumunu eleştiren oyun; savaşların, insanlar ve toplumlar
üzerinde yarattığı travmaları çarpıcı bir üslupla anlatıyor:
Çavuş Beckman'ı "Eş"i
içeri kabul etmiyor, "Elbe Nehri" dışarı atıyor,
"Umut"u terk ediyor, "Ölüm" dahi yanına
yaklaşmak istemiyor. Beckman lanetiyle birlikte ortada kalıyor.
Onu yalnız bırakmayan tek kişi ise sakat kalmasına sebebiyet
verdiği tek bacaklı askerin hayaleti oluyor. Beckman'ın
gözlüğü,kıyafetleri ve ilginç saç traşı savaşı unutan
hatta hiç yaşanmamış gibi bir daha bağlantı kurmak istemeyen
insanlar için garip ve aptalca bir görüntüden başka hiçbir
anlam ifade etmiyor.
Wolfgang Borchert'in 26 yaşında
yazdığı ve ölümünden bir gün sonra sahnelenen oyun; yıkıcı,
zorlayıcı, sert, iç acıtıcı olduğu kadar şiirsel ve
dışavurumcu bir metin aynı zamanda.
Digital Tiyatro
Yolcu Tiyatrosu da oyunun özellikle
dışavurumcu yapısına uygun bir reji anlayışıyla, 3D mapping
teknolojisini kullanmış ve animasyonlarla gerçek oyuncuların iç
içe geçtiği oyunda, dijital teknoloji bir fon olarak değil,
oyunun bir parçası olarak düşünülmüş. Prodüksiyonda tüm
görüntüler stüdyoda oyun ile eş zamanlı alınarak çekilmiş,
çekimlerde oyun defalarca baştan sona oynanmış. Başta oyunun
yönetmeni Umut Ersin Güler olmak üzere her oyuncu sahnede ve
perdede farklı bir rol üstlenmiş.
Ekip ayrıca metnin oldukça uzun olan
bölümlerini kısaltarak, tekrar yerlerini de atarak oyunu daha
yalın ve akıcı bir hale getirmiş. Gerek oyunun sadeleştirilecek
şekilde kısaltılması, gerek grotesk unsurların oyunda
animasyonlar aracılığıyla yansıtılması, gerek oyuncu uyumu ve
başarısı oyunu rahatlıkla izlenebilir nitelikli bir çalışmaya
dönüştürmüş.
Savaş savaş için midir yoksa
toplum için mi?
Ancak ekip, oyunu 2.Dünya Savaşı
sonrası Almanya'sından çıkartarak, belirsiz bir yer ve zamana
taşımış. Bu seçim oyunun temasını güçlendiren bir yorumdan
ziyade yüzeysel kalan bir savaş eleştirisi olmuş. Çünkü oyuna
asıl derinlik katan düşüncenin Faşist sistemin yıkıldığı
bir ülkede faşizme boyun eğenlerin geçmişiyle yüzleşmesi
olduğunu öngörecek olursak, olayın Almanya'da geçmiyor olsa
bile, farklı bir güncellemeyle sahneye taşınması oyuna başka
bir zenginlik katabilirdi elbette.
Adını, oyuncularının yolculuk
halinde olmayı sevmeleri ve hem felsefî hem sanatsal anlamda
devingen olmak istemelerinden alan ekibin hazırladığı oyun;
İstanbullu tiyatroseverler tarafından Beşiktaş Afife Jale Tiyatrosu'nda izlenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder