‘Buruk Ezgi’ Largo Desolato


Daha önce dilimize ‘Buruk Ezgi’ olarak çevrilen Vaclev Havel’in‘Largo Desolato’ adlı oyunu Ekip Tiyatrosu tarafından Ekim ayından bu yana İstanbul’un çeşitli sahnelerinde sergileniyor.
Cem Uslu’nun hem oynayıp hem de yönetmenliğini yaptığı oyunda; Murat Engiz, Ayşegül Uraz, Ertürk Erkek, Sercan Gülbahar, Simel Aksünger, Halil Babür, Duygu Yetiş rol alıyor. 

Aralık ayı içerisinde yaşamını yitiren Eski Çek Cumhurbaşkanı ve Oyun yazarı Vaclev Havel’in 1984 yılında kaleme aldığı oyunun konusu ise kısaca şöyle:

Bir deneme yazısından ötürü entelektüel sapma ile suçlanan felsefeci Leopold Kopriva yaşamına anlam veren her şeyden uzaklaşır ve evinde oturup tutuklanmayı bekler. Böylece hem kendisini hem de düşüncelerini evine hapseder. Fakat kimse bu garip  durumun farkında değildir. Leopald diğerleri için hala ya bir umuttur ya da bir tehlike. Bu nedenle sık sık ziyaretçileri olur. Leopald’tan bişeyler yapmasını isterler. Leopald ise artık öylesine hiçleşmiştir ki iyi ya da kötü bir eylemde bulunamaz. Ta ki genç bir hayranı onu harekete geçirene kadar. Fakat Leopald eyleme geçmekte çok geç kalmıştır. Çünkü ona baskı yapan sistem için artık bir tehlike bile değildir.

Absürd düzene karşı
Genel itibarıyla oyunlarında aydın çaresizliğini işleyen Havel, Ionesco’nun absürd tiyatrosundan etkilenmiştir ama Havel için mantık dışı olan yaşamın kendisi değil, insanı tek boyuta indirgemeye çalışan düzenin saçmalığıdır. Bu yönüyle oyunları absürt olarak değerlendirilmekle beraber bir yönüyle de saçmaya karşıdır ve Kafkaesk özellikler taşır. Havel’in yazar olarak dikkati çeken özelliklerinden biri de, özeleştiri ve alayı tek yanlı kullanmaması, oyun kişilerinin hepsini olumsuzlayarak göstermesi, bireyi yok eden toplumsal düzene içtenlikle karşı çıkmasıdır. Havel’i bir oyun yazarı olarak evrensel yapan ise insan onuruna yakışan bir düzeni savunması ve insanları bu yolda düşünmeye sevk etmesidir.


Oyunu ele alacak olursak Felsefeci Leopald'un kararsızlığı doğru ile yanlış arasında değil adeta iki yanlış arasındadır. Leopald ya sistemin istediğini yaparak boynunu eğecektir ya da itibarını korumak adına evdeki tutukluluk hayatına devam edecektir. Leopald’un bu kararsızlığı genç hayranı Marketa gelene kadar sürecektir. Fakat Marketa ile konuşmaları da kurt ile kuzu arasındaki ilişkiye benzemektedir. Leopald’un bişeyler yapmaya karar vermesi sisteme kafa tutmaktan çok Marketa’yı elde etmek için atılan bir adımdır. Bu anlamda oyun sadece baskıcı iktidarların değil bişeyleri korumak adına sıradanlaşan aydınları da eleştirmektedir.

Bu sebeple ışık, kostüm, makyaj ve sahne tasarımı ile  Kafkaesk bir atmosfer yaratılmış, oyuna hakim olan siyah/beyaz renkler ve tek boyuta indirgenmiş  karikatürize oyun kişileriyle sistemin tekdüzeliği anlatılmış, absürd güldürü ve karamsarlık oyuna başarılı bir şekilde uygulanmış diyebiliriz.






Oyun; müzik, efekt ve seyirci konumlanması açısından da seyirci üzerinde uyarıcı bir etki yaratılmış,  seyircilerin oyunun görsel albenisine kapılıp gitmesinin bu anlamda önüne geçilmiş, bununla beraber oyunun kimi yerlerinde gerilim noktaları maniple edilerek seyirci üzerindeki duygusal etki daha da arttırılmış.


Sonuç olarak, metin çözümlemesinden sahneleme aşamasına kadar gösterilen  titiz ve disiplinli çalışmayla  iyi bir oyun ortaya çıkartılmış. Bu anlamda tiyatro sanatının bir ekip işi olduğunu düşünerek, repertuar çalışmasından sahne tasarımına, dramaturgi aşamasından teknik hazırlıklara kadar her şeyi grup elemanlarının ortak katılımıyla gerçekleştiren  Ekip Tiyatrosu’nun oyunlarının ileride  daha da çok ses getireceğini tahmin etmek pek de güç sayılmaz.

Hiç yorum yok: