Bir gölge oyunu / Ağaç İrfan


Istıranca Dağları’nda Sabahattin Ali’yi son kez misafir eden bir ağaç. Adı İrfan. Yedi asırlık bir çınarın gölgesinde yetişmiş, daha meyve veremeden kesilip satılmış. Çok şey görmüş, çok şey öğrenmiş, ama dili yok ki anlatsın. Pek bir sıkıntılı bu yüzden. Neyse ki yaman bir ustanın eline düşmüş. Keser, çekiç, hızar derken biraz canı yanmış; ama artık bir kukla olduğu için çabucak dile gelmiş, anlatmaya başlamış; gördüğü, işittiği, tanıklık ettiği nice olayları. Anlattığı ilk hikaye hızardan bile çok canını yakmış, ama anlatmasa da olmaz. Çünkü insanoğlunun bilmesi, düşünmesi biraz da ağaçlardan öğrenmesi gereken bişeyler var bu hayatta.  Hikayesi Sabahattin Ali’ye adanmış. Ne de olsa İrfan, Sabahattin Ali’yi son kez misafir eden ağaç. Ayrıca bir cinayetin en yakın tanığı. Hem tanık, hem de bir trajedi habercisi…

Geçmişin Gölgesi
 “Ağaç İrfan (Istıranca)” adlı oyunun ilginç bulduğum konusuyla başladım söze.  “Ağaç İrfan (Istıranca)”  Oynayan İnsan Tiyatrosu’nun ilk oyunu. Üzerinde bir yıldan fazla düşünülmüş, çalışılmış sıra dışı bir oyun, hem konusu hem anlatımıyla…

Konu olarak ‘Sabahattin Ali Cinayeti’ni esas alan  “Ağaç İrfan (Istıranca)” adlı  oyun, bir bakıma yaşadığımız toplumsal gerilemenin başlangıcına işaret ediyor. Bugün  bir korku imparatorluğuna dönüşen gerici iktidar aygıtının, 63 yıl önce Sabahattin Ali Cinayeti ile kurulduğunu anlatıyor. O günden bugüne karanlıkta kalan aydın cinayetlerinin çözümü için de ilk olarak bu cinayeti tartışmaya açıyor ve bu tartışmanın gölgede kalan başka olaylar ve oyunlarla devam edeceğine ilişkin ipuçları veriyor.

İnsanların bilip de söylemediğini bir meşe ağacı söylüyor ve çok  şaşırıyor; insanların dilsizleri andıran sessizliğine, duyarsızlığına, anlayışsızlığına… Bir ağaç bile tepkisini yaprak açıp, dökerek anlatıyor; ama konuşan, düşünen, yürüyen insan yine de tepkisiz kalıyor bütün olaylara…

Oyunun Gölgesi
Serkan Bilgi’nin yazıp, Halil Ersan’ın  ‘sahneye koyduğu oyunda, konu kadar sahneleme tekniği de dikkat çekiyor. Oyun, gölge tiyatrosunun dünyadaki çağdaş uygulamalarından faydalanıyor. Oyunun büyük bir bölümü sahneyi kaplayan dev perdeye yansıtılan gölge ve silüetlerle anlatılıyor. Oyunda anlatıcı olan Ağaç İrfan (Halil Ersan) dışında diğer bütün oyuncular perde arkasında görev alıyor ve asıl oyun perde arkasında oynanıyor. Böylece ‘fail-i meçhul’ cinayete  yerinde bir gönderme yapılıyor. Gölgede kalanları sahne önünde hiç görmüyoruz. Çünkü onları aydınlatmak için Sabahattin Ali ve bir çok aydını karanlıkta bırakan perdeyi kaldırmak ya da olayları gölgeleyen perdeyi yırtmak gerekiyor.

İkişehir Müzik Topluluğu’nun müzikleriyle eşlik ettiği oyunda, Halil Ersan’ın yanı sıra Cansu Fırıncı, Beran Soysal, Erhan Alpay, Seyma Peçe rol alıyor.  

Tiyatronun yaşadığı kuramsal ve biçimsel arayışa yanıt bulabilmek (olabilmek) umuduyla yola çıkan; daralan, ufalan tiyatrolara inat ‘birlik’ çağrısı yapan, zümre tiyatrosu olmayı reddererek tüm insanlara birden seslenen Oynayan İnsan Tiyatrosu’nun bu ve benzeri projelerle tiyatromuza yeni bir pencere açacağını söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok: