İnsan düşünen bir hayvandır
İnsan konuşan bir hayvandır
İnsan gülen bir hayvandır
Sonuç; İnsan hayvanoğluhayvandır
Aziz Nesin
U – YAR – CA !
Dürremantt’ın “Uyarca” adlı tiyatro yapıtı İstanbul Devlet Tiyatroları tarafından sahneleniyor. Şakir Gürzümar’ın yönetmenliğini yaptığı, Tarık Ünlüoğlu, Atilla Olgaç, Atsız Karaduman, Orhan Ertürk, Kaya Akarsu ve Deniz Çakır’ın başrollerini paylaştığı oyun da; Aziz Nesin Sahnesi'nin farklı yapısı çok iyi değerlendirilerek göz alıcı bir sahne tasarımı yaratılmış; Açılıp kapanan dev kapılar, gizli bölmeler, seyirciyi istenen noktaya kilitleyen ışık oyunları, iniş çıkışlarla gerilim yaratan asansör, oyuna baştan sona zenginlik katıyor, oyunla da birebir örtüşüyor. Sahne üzerine bu kadar konuştuğumuz oyunun elbet rejisi üzerine de söyleyecek pek çok şey var. Ama önce oyunun konusunu kısaca sizlere anlatayım:
Kimyager(Doc) ekonomik kriz yüzünden işten çıkarılmıştır. Krizden sonra hayatı altüst olmuş zenginliğe alışmış karısı ve oğlu tarafından da terkedilmiştir. Bu yüzden taksi şoförlüğü yapmaktadır. Bir gün Taksiye aldığı “Büyük Şef”le tanışır ve “Büyük Şef”in cinayet şirketi olduğunu öğrenir. “Büyük Şef”e kimyager olduğunu ve cesetleri kolaylıkla yok edebileceğini söyler, Bundan sonra Bilgi ve becerisini bir cinayet şebekesi için kullanmaya başlar. Yerin beş kat altında bir mahzende gelen cesetleri bilimin ışığında yok etmektedir. İçinde yaşanılan sistemin yargı organları ,polisleri ,mahkemeleri vardır ama cinayet şirketini çökertmek için uğraşan tek kişi Polis Cop’tur. Fakat şirketi açığa vurmak için Olayların içine dahi giren Polis Cop’un büyük mücadelesine rağmen Şef ve çetesi cezalandırılamaz. Çünkü “Büyük Şef” ve çetesi “vatansever” insanlar olarak devlete ve adalet sistemine saygılıdırlar. Bu da insan öldürmelerine engel görünmemektedir. Polis Cop’un da mücadelesi boşa bir çabadır. Çünkü savcılar, valiler, Belediye Başkanları bile önce kendi çıkarlarını gözetmekte. Böyle bir şebekeyi cezalandıracaklarına şirketten ne pay alacaklarını düşünmektedirler.
Buraya aktardığım kadarıyla oyunun bir sistem çatışmasını anlattığı zannedilebilir. Fakat oyun sistemi değil insanoğlunu eleştiriyor. Son sahnede; takım elbiseli cücelerin, ölü soyan polislerden arta kalanları toplaması da zaten insan doğasının hayvandan çok farklı olmadığını anlatıyor. Aslanların artıkların toplayan çakallar gibi her insan da kendisinden daha güçlü kimse ondan arta kalana razı oluyor. Oyunda ki kahramanlar da, olaylar da bu fikri doğruluyor:
Oyunun asıl kahramanı Kimyager(Doc) bir bilim adamı. Ama toplumsal çıkarlar onun için hiç de önemli değil. Yerin beş kat altında ölü çözelterek yaşamak da onu mutlu edebiliyor.
Bu sisteme ve keşmekeşe başkaldıran ise Polis Memuru Cop O adaletin bir gün yerini bulacağına inanmış, hayatını Cinayet Şirketi’ni çökertmeye adamış biri. Fakat onun sonu da hüsran.
Bu yüzden mücadelesi de traji - komik.
Böyle acımasız bir dünyada ne Polis Cop’unki gibi bir ahlak anlayışı vardır, ne de onu anlayabilecek insanlar. İnsan mücadelesi sadece yaşamak içindir. Ne aşk, ne sevgi, ne toplum düşüncesi her şey boşunadır.
Ayakta kalmak en büyük meseledir. Bunun için de her şey göze alınabilir. Tıpkı Kimyager(Doc) gibi. Yaşamak uğruna kimliğinden, aşkından, doğru bildiklerinden, mutluluktan bile vazgeçmiştir çünkü.
Sonuç; yaşam hiçbir şeydir. Çözüm çözümsüzlüktür.
Oyunun daha önce Sarıyer Halk Eğitim Merkezi tarafından sahnelendiğini ve yönetmenin oyunu nihilizme(Çözümsüzlük) batmadan çıkarttığını dikkate alırsak bu oyundaki çözümsüzlüğün esas olarak rejiden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Çünkü;Polis Cop olumlu bir karakter olmakla beraber, oyunda yer alan belki de en önemli karakter. İnsanlık dışı bir düzene karşı koyuyor. İnsanca bir yaşam için mücadele veriyor. Bu yüzden Cop karakterinin sözleri ve davranışları oyunun fikrini rahatlıkla değiştirebilir. Bir örnek vermek gerekirse;
Oyunun sonunda; Cop öldürüleceğini bilmesine rağmen, kafasına büyük ödül konan Doc’un kimliğini saklıyor, her türlü çaresizliğe, öfkeye, yılgınlığa, yenilgiye rağmen yine de insanlığını kaybetmediğini gösteriyor. Bu sahne bu şekilde vurgulansaydı oyunun anlamı çok değişebilirdi. Fakat yönetmen bu sahneyi üstün körü geçtiği için Cop’da insanlığını kaybetmiş biri olarak ölüme götürülüyor. Son sahne de zaten yönetmenin oyundan ne anladığını gösteriyor.
En azından benim yönetmenle ve oyunla ilgili düşüncem bu. Dünyaya tepeden bakan insanlığı hiçe sayarak hayatı it dalaşına benzeten duyarlı(!) bir değerlendirme. Düzene ağız dolusu küfreden ama insana (yani kendine) güveni olmadığı için çözüm üretemeyen insanca(!) bir eleştiri. Hayat neyse ki bu duyarlı ve sağduyulu insanlarımızın değerlendirdiği gibi sadece it dalaşı değil ve dünya insanoğlunun bin yıllardır verdiği özgürlük mücadeleleri sayesinde sürekli değişiyor, gelişiyor, yenileniyor. İnsanoğlu hiç durmadan insan ve insan çelişkisini kaldıracak hedefe doğru ilerliyor. O zaman bizde önce hayvan olmadığımızı kavrayalım sonra bu nihai hedefe doğru yolumuzdan sapmadan insanca tavır göstererek ilerleyelim.
Öney OLCAYTU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder