H- Karagözüm merhaba.
K- Hoş geldin suda pişmiş balkabağı.
H- Aman Karagözüm buraya gelir gelmez beni bu sözlerle tahkir etmeye hakkın yok!
K- Bırak şimdi Tahir'i, al şu yumruğu burnuna sok! (Vurur)
H- Aman Karagözüm yazıklar olsun sana yazık!
K- Hoş geldin kazık oğlu kazık! (Vurur)
H- Aman Karagözüm dur ama artık! Vurma!
K- Sen nasıl istersen Hacı Cavcav! (Vurur)
H- Aman efendim sen laftan anlamaz mısın! Vurma diyorum!
K- Ben de öyle yapıyorum! Durmuyorum! (Vurur)
H- Yahu dur! Dur!
K- Bak hala vur! Vur diyor! Al o zaman ! (Vurur) Al! Al! (Vurur)
H- Yahu ben sana vur mu diyorum!
K- Ya ne diyorsun?
H- Dur diyorum yahu, dur! Dur da iki çift laf edelim!
K- Öyle desene! Edelim o zaman Hacı Cavcav!
H- Bana bak ben buraya niye geldim, biliyor musun?
K- Bilmiyorum, hiç de merak etmiyorum.
H- Aaa! Karagözüm neden?
K- Neden olacak köftehor; her seferinde ben buraya niye geldim diye soruyorsun,
beni fitnelerine bir güzel hazırlıyorsun, ardından da başıma türlü türlü çorap örüyorsun.
H-Aman Karagözüm olmadı şimdi! Teessüf ederim.
K- Tamam o zaman! Teneffüs bitince haber ver, kaldığımız yerden devam edelim.
H- Yahu Karagöz yine ne saçmalıyorsun?
K- Bana bak, pataklarım ha! Saçmalayan ben miyim, yoksa sen misin! Az önce teneffüse çıkıyorum diyen sen değil miydin?
H - Yahu ne teneffüsü? Ben sana teneffüs mü dedim?
K- Ya ne dedin?
H- Teessüf dedim! Teessüf! Az önce ki sözlerin beni çok kırdı, çok incitti; yani sana alındığımı söylemek istedim.
K- Bak şimdi oldu.
H- Ne oldu?
K- Elinin körü oldu. Türkçe konuştun anladım işte daha ne olsun!
H- İşine gelen bişey oldu mu pekala anlıyorsun ya neyse... Ben buraya niye geldim Karagözüm dur da, sana söyleyeyim.
K- Al, o zaman! (Vurur)
H- Karagözüm ne yapıyorsun yine?
K- Vur da söyleyeyim demedin mi?
H- Ben öyle bişey demedim. Dur, dedim! Dur da söyleyeyim.
K- Tamam Hacı Cavcav! Ben duruyorum, sen söyle!
H- Efendim önümüzdeki seçimde ne renk oy atacaksın, onu öğrenmeye geldim.
K- Valla Hacı Cavcav, ben kırmızı düşünüyorum, amma hanım ille de fıstık yeşil olsun diyor.
H- Ah Karagözüm! Olur mu hiç öyle şey! Bu seçim işinin şakaya gelir tarafı yok, öyle kafana göre bir renk seçip atamazsın!.
K- Doğru söylüyorsun Hacı Cavcav! Ben de bu yüzden hanıma çıkıştım.
H- Ya! Peki, ne dedin Karagözüm?
K- Her rengi boyadık, bir fıstık yeşil mi kaldı dedim.
H- İlahi Karagöz! Sen hala işin şakasındasın.
K- Bana işin şakasındasın diyene bak! Vallahi tepelerim ha! Eve çocuk odası mı yaptırıyoruz da bana rengini soruyorsun?
H- Yahu Karagözüm kızma! Şimdi sen cahil adamın birisin, seçimden filan anlamazsın, ne oy atacağını da bilmezsin. Bu yüzden sana rengini sorayım dedim.
K- Yahu Hacı Cavcav 600 yıllık arkadaşımsın; hala benim rengimi öğrenemedin mi?
H- Ah! Karagözüm ben senin rengini bilmesem, hiç ne oy atacaksın diye sorar mıyım?
K- Bak köftehora... Merak etme Hacı Cavcav, sen ne atarsan ben de tersini atarım.
H- İlahi Karagözüm! Yani ben evet oyu atarsam hayır, hayır oyu atarsam evet oyu mu atacaksın?
K- Yok! Sen evet oyu atarsan hayır, hayır oyu atarsan yine hayır oyu atacağım.
H- Karagözüm olmadı, ben hayır oyu atarsam, sen evet oyu atacaksın...
K- Yok! Sen evet oyu atarsan, ben hayır oyu atacağım.
H- Peki ben hayır oyu atarsam, sen ne oy atacaksın?
K- Sen hayır oyu atarsan, ben evet olmayan oyu atacağım.
H- Evet olmayan oyu atacaksan, hayır oyu atacaksın!
K- Evet! Hayır oyu atacağım için, evet olmayan oyu atacağım.
H- Yahu Karagözüm, dur! Başım döndü! Sen şimdi ne oy atacaksın?
K- Hayır oyu atacağım.
H- O zaman ne demeye lafı uzatıyorsun... Hayır oyu atacağım desene!
K- Derim ama, o vakit işin eğlencesi kalmaz Hacı Cavcav!
H- Ah külhani ah! Zaten işin gücün eğlence! Hayır oyunu da eğlence olsun diye vereceksindir Allah bilir!
K- Bak sen şu köftehora! Eğlence diye oy verir miyim hiç.
H- Ya ne diye veriyorsun o zaman?
K- Ben Ergenekoncu oldum da ondan Hacı Cavcav!
H- Yapma yahu! Vah! Vah! Vah! Yazık! Çok yazık!
K- Neymiş yahu o yazık olan!
H- Hem de bu yaşta! Aman Allahım! Of! Of! Of!
K- Hacivat ne oluyor yahu kendine gel!
H- Vah! Vah! Vah! Kadersiz arkadaşım benim...
K- Ne diyorsun yahu?
H- Felek şu adamın yüzüne bir gün olsun gülmeyecek mi?
K- Alla sen yine neler saçmalıyorsun Hacı Cavcav!
H- Vah! Vah! Vah!
K- Hacivat söyle! Bak, fena olacak ha!
H- Ah! Karagözüm nesini söylesem bilmem ki! Böyle dert düşman başına!
K- Neymiş o dert olan yahu! Çatlatma adamı!
H- Ah Karagözüm ah! Sen az evvel ergenekoncu oldum demedin mi?
K- Evet dedim! Ne olacak?
H- Daha ne olsun efendim! Daha ne olsun! Allah düşmanımın başına böyle dert vermesin!
K- Hacivat bana bak, pataklayacağım ha!
H- Ah! Karagözüm! Ah! Ergenekoncu oldum diye sakın canını sıkma! Bu senin kabahatin değil!
K- Bana bak, yoksa sen ergenekoncu oldum diye mi ağlıyorsun?
H- Ah Karagözüm ah! Elbet bunun de bir çaresi bulunur... Hiç üzülme sen...
K- Allah razı olsun Hacı Cavcav!
H- Peki Karagözüm bu illet nasıl oldu da seni buldu?
K- Ergenekonculuk mu?
H- Evet o adı batasıca musibet!
K- Ben de bilmiyorum Hacı Cavcav. Geçen gece Teravi namazından evvel
nah şu elimde bir kaşıntı başladı...
H- Eyvahlar olsun! Her şey bir kaşıntı ile başladı demek!
K- Evet, ardından diğer elimde, kolumda bir kaşınma hissi; ama dayanılır gibi değil, özellikle de ellerimde...
H- Ya vah! Vah! Sonra ne oldu peki Karagözüm?
K- Teraviyi bitirdim eve gittim, kaşıntı durmuyor; ben de hanıma danıştım, belki bir çare bulur diye...
H- Buldu mu peki?
K- Yok yahu nereden bulacak!
H- Hay Allah! Keşke bir hocaya gitseydin, bir güzel okuyup üflerdi seni....
K- Gidecektim ama, senin karınla kızından sıra bana gelmez diye düşündüm.
H- Aman Karagözüm ne işi olacak benim hanım ile kızın hocada ?
K- Ulan pataklarım ha! Madem öyle beni niye yolluyorsun Hocaya?
H- Canım içimi ergenekoncular gıcıkladı diyen sen değil misin?
K- Şimdi yapıştıracağım ha! Ben öyle mi dedim köftehor?
H- Ya ne dedin Karagözüm?
K- Ben ergenekoncu oldum, sana yapıştırmadan edemeyeceğim dedim! (Vurur)
H- Aman Karagözüm vurma! Ne diye vuruyorsun canım!
K- Beni daha iyi duyasın diye!
H- Aman Karagözüm ben duyuyorum. Sen devam et!
K- Yahu akıl mı bıraktın adam da! Ne diyordum ben...
H- En son elim kaşınıyor diyordun Karagözüm!
K- Ha! Hatırladım! Baktım olacak gibi değil önce tatlı tatlı sonra harıl harıl başladım ellerimi kollarımı kaşımaya...
H- Aman Karagözüm kaşıma... Her yanın kabarır sonra...
K- Söylemesi kolay, bir başladın mı zor bırakırsın...
H- E peki sonra ne oldu?
K- Kaşıntı el, kol derken, kek kafama kadar ulaştı... Artık elimi kolumu unuttum başladım kelimi kaşımaya...
H- Yahu dur artık kaşıma!
K- Yok Hacivat! Kaşımadan duramıyorum. Fakat kaşıdıkça da düşünüyorum...
H- Aman Karagözüm deme! Ne düşünüyorsun peki?
K- Hükümetin demokrasi açılımını...
H- Allah! Allah! Düşünecek başka şey kalmadı mı Karagözüm...
K- Ne yapayım Hacı Cavcav. Elimde değil düşünmeden edemiyorum işte...
H- Canım nesini düşünüyorsun peki?
K- Orduda görev yapan nice generallerin terörist diye içeri alınmalarını....
H- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz Karagözüm, mutlaka bir nedeni vardır. Sen kafanı yorma...
K- Sonra PKK'lıların törenle karşılanmalarını…
H- Tamam artık, şu kaşınmana bir son ver!
K- Yapamıyorum Hacı Cavcav. Hükümetin adalet açılımını düşünüyorum...
H- Sakın karagözüm!
K- Hükümet özel mahkemeler kurduk diyor ya!
H- Diyor Karagözüm, ne olmuş?
K- Peki bu özel mahkemeler hangileri, cezaevlerine kurulan mahkemeler; özel mahkemeler mi oluyor acaba?
H- Karagözüm, yeter artık ama!
K- Hani şu bilim adamı, profesör, yazar, emekli, emekçi cumhuriyetçi insanları yargılayan mahkemeler...
H- Canım ne cumhuriyetçisi? Hepsi darbeciymiş onların!
K- Valla darbeciler mi bilemem ama hepsinin muhalif olduğu kesin... Sonracığıma Hacı Cavcav hükümetin deniz feneri açılımını düşünüyorum.
H- Tamam artık Karagözüm orada dur! Kaşınma daha fazla!
K- Birçok gurbetçimizin paralarını fakirlere yardım yapıyoruz diye toplamıştı galiba bu dernek...
H- Ne yani Karagözüm fakirlere yardım etmek de mi suç?
K- Hayır o suç değil! Ama paralar nereye gitmişti biliyor musun Hacı Cavcav?
H- İşin o kısmı ne seni ne de beni ilgilendirir!
K- Ama o paralar fakir fukaraya değil de, ampul rozetli birilerinin kasasına gitmişti.
H- Karagözüm yeter, bu kaşıntı senin başına bir iş açacak!
K- Bu derneğin yöneticisi kimdi peki hatırlıyor musun?
H- Karagözüm bu kadar derini kaşımasan iyi olacak...
K- Hükümetin görevlendirdiği üst düzey bir memur.
H- Hay Allah Karagözüm, bence düşünmek senin kaşıntını azdırıyor...
K- Olur mu? Aksine ben bunları düşündükçe kaşıntım hafiflemeye başladı...
H- Sana öyle geliyor...
K- Sonra hükümet de bu memuru korumak için hakkında soruşturma açılmasını engellemişti.
H- Canım bir bildikleri vardır muhakkak. Bırak artık bu düşünceleri canım!
K- Bırakmasına bırakacağım da bir düşünce başka bir düşünceyi açıyor. Sonra hükümetin dış politika açılımını düşünüyorum.
H- Ah Karagözüm bu kaşıntı nereye varacak böyle...
K- Bize hükümet eden o kişinin çok önemli bir lafı geliyor aklıma...
H- Neymiş o bakayım?
K- Van minüt!
H- Hay Allah müstahak’ını versin!
K- İsrail'in Filistin halkına yaptığı zulme van minüt diyor! Ama İsrail ordusu ile beraber savaş tatbikatları düzenliyor.
H- Canım iptal etti ya o tatbikatları...
K- Faşist İsrail Hükümeti Filistin'e giden bir gemiyi bozguna uğrattıktan sonra...
H- Aman efendim sonuçta ne oldu.
K- Şu kadar ölü! Bu kadar yaralı.
H- Bütün dünya İsrail'in ne kadar kanunsuz ...
K- Hükümetimizin de ne kadar kemiksiz olduğunu anladı.
H- Aman efendim ne yapacaktı hükümet? İsrail'e savaş mı açacaktı yoksa?
K- Yok canım, niye savaş açsın; bu hükümetin mücadelesi İsrail ile değil ki...
H- Ya kiminle?
K- Kiminle olacak en başta ergenekoncu diyerek içeri aldığı Atatürkçülerle...
H- Valla Karagözüm kaşındıkça mı düşünüyorsun yoksa düşündükçe mi kaşınıyorsun anlayamadım doğrusu...
K- Ben de bilmiyorum Hacı Cavcav. Bir de hükümetin ABD ile model ortaklık projesi var, onu düşünüyorum.
H- Yok Karagözüm yok sen düşünmek ile iyi etmiyorsun...
K- Canım keyfimden mi düşünüyorum, kaşınmasam böyle şeyler düşünür müyüm hiç!
H- Sorun da burada ya! Sen fazla kaşındığın için böyle şeyler düşünüyorsun!
K- Haklısın ama erketeliğin adı ne zamandan beri model ortaklık oldu, düşünmeden edemiyorum işte.
H- Vah! Karagözüm vah! Anlaşılan sen böyle düşüne kaşına ergenekoncu olmuşsun!
K- Ya! Hacı cavcav! Bu yüzden anayasa değişikliği için hayır oyu vermeye karar verdim.
H- Ah! Karagözüm ah! Hayır oyunu da kaşındığın için mi veriyorsun yoksa?
K- Hayır Hacı Cavcav. Düşündüğüm için veriyorum.
H- Canım kaşınmasam böyle düşünmem diyen sen değil miydin?
K- Evet Hacı Cavcav. Ama artık kaşınmıyorum.
H- Yok! Karagözüm yok! Sen kaşınmasan hayır oyu vermezsin! Belli kaşınıyorsun ki hayır oyu veriyorsun.
K- Adama bak yahu! Kaşınmıyorum dedim ya az evvel.
H- İnanmam Karagözüm! İnanmam. Artık ne söylediğini ne yaptığını bilmez olmuşsun sen.
K- Neden yahu! Bunadım mı yoksa ben Hacı Cavcav?
H- Aman efendim. Bunamak ne kelime, Bunasan daha iyi...
K- Allah! Allah! Keçileri mi kaçırdım yoksa ben Hacı Cavcav?
H- Yok efendim, keçileri kaçırmak ne kelime... Keçileri kaçırsan daha iyi...
K- Eyvahlar olsun! Öldüm mü yoksa ben Hacı Cavcav?
H- Ölmek ne kelime... Ölsen daha iyi...
K- Bana bak şimdi patlatacağım ha! Ölümden öte yol mu var? Neymiş bu kadar kötü olan?
H- Aman efendim, daha ne olacak sen ergenekoncu olmuşsun ya!
K- Ulan bunca gürültü patırtıyı ben ergenkoncu oldum diye mi yapıyorsun?
H- Evet Karagözüm.
K- Al sana o zaman! (Vurur)
H- Aman Karagözüm, ne vurursun, ellerin kırılsın!
K- Ekler kenetler, gene vururum! Al sana (Vurur)
H- Aman Karagözüm dur! Yıktın perdeyi eyledin viran, varayım Recep Bey'e haber vereyim heman!
K- Koş! Haber ver, gelsin... Suyu ısındı zahir, Recebi çimmenin zamanıdır...
-SON-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder