Bertolt Brecht'in, "Arthur Ui'nin Yükselişi" adlı tiyatro eserinden esinlenerek yazılan oyun, mafyalaşmakta olan günümüz sisteminin eleştiriyor. Fakat oyun gerek dil gerek kurgu açısından amacına ulaşamıyor. Oyun sakız - çiklet çatışmasının yer aldığı hayali bir dünyayı konu alıyor. Yazar sakızın doğal, çikletin yapay bir ürün olması gerçeğinden yola çıkarak, sakızdan çikletçiliğe geçmenin getirdiği sistem yozlaşmasını anlatıyor. Ama oyun sağlam bir kurguyla temellendirilemediği için bir çok noktada tutarsızlıklar gösteriyor.
Oyunu başından alıp inceleyecek olursak tutarsızlıkları rahatlıkla görebiliriz:
İflasın eşiğine gelmiş sakızcılar daha çok kar getirecek çiklet işine girmek istemektedirler. Fakat çiklet işini ihtiyar oda başkanına kabul ettirmeyi bir türlü beceremezler, Tam bu noktada tarzan sakızcıların imdadına yetişir, ihtiyar oda başkanını çiklet konusunda ikna edebileceğini söyler. Sakızcıların tarzana yeşil ışık yakmasıyla çikletçiliğe doğru ilk adım atılmış olur. Arkasına sakızcı desteğini alan Tarzan yardımcısı Çıtayla, önce Konfederasyon'a gidip ne yapmaları gerektiğini öğrenir. Sonra ihtiyarı kandıracak planı uygulamaya koyar; Oda içinde belli bir kuvveti olan hatunu şantajla yanına çekip, ihtiyara oda başkanlığını teklif eder. İhtiyarın bu öneriyi kabul etmesiyle çikletçiliğin önündeki engel ortadan kalkar.
Oyun buraya kadar belli bir yükselişle ilerliyor, fakat oyundaki yükselişin ihtiyarın oluruyla zirveye ulaşacağını beklerken Tarzan ve adamlarının zor duruma düştüğünü görüyoruz. Halbuki tarzanın önünde en büyük engel olarak görünen İhtiyar ikna ediliyor ve Tarzanı zor duruma düşürecek hiç bir gelişmeye oyunda yer verilmiyor. Buna rağmen tarzan belirsiz bir güç tarafından alaşağı ediliyor. Kim tarafından ve neden düştüğü açıklanmadığı gibi, oyun; "Oda kapatıldı" mesajıyla bu kopukluğu gidermeye çalışıyor. Hikayeye baktığınız zaman ise odanın kapatılması Tarzan'ın düşüşünü hiç bir şekilde açıklamıyor. Çünkü oda başkanlığı İhtiyarı çikletçiliğe geçirmek için sunulan bir elma şekeri diye gösteriliyor. Oda başkanlığının Tarzan'la doğrudan bir bağlantısı olmadığı gibi ihtiyarın başkanlığı kaybetmesi çikletçilik yolunda tarzanın elini daha da güçlendiren bir gelişme olarak akla daha yakın geliyor.İşte oyun burada bir çıkmaza giriyor ve sonraki sahnelerde iyi kurgulanmamış bir oyunun kurbanı oluyor.
Peki oyunu bu açmaza sürükleyen sebep ne olabilir? Yazar Oyunun temel çelişmesi olarak neyi belirledi? Yazar "Arhur Ui'nin yükselişi" adlı eserden ne şekilde esinlendi? Bence bu sorulara cevap ararsak oyunun hangi konularda yalpaladığını bir bakıma tespit etmiş olacağız.
Kanımca yazarı açmaza sürükleyen esas neden ; Yazarın belli bir soyutlamayla RTE'nin yükselişini etraflıca anlatamayacağı için bazı olayları atlama yolunu seçmesi. Ama ortaya çıkan boşlukları dolduramadığı için hikayeyi büyük ölçüde zedelemesi olabilir, bu da oyunda çeşitli kopukluklara yol açmış gibi görünüyor. Bununla beraber yazarın, oyun kahramanı Tarzan'la kimi anlattığı açıkça belirtilmediği için oyun bu anlamda da açmaza giriyor. Oyunun temel çelişmesi her ne kadar sakızdan çiklete geçiş gibi görünse de bu çelişme daha oyunun başlarında sakızcı İhtiyarın saf dışı edilmesiyle çözümleniyor. Sonrasında da Tarzan ve arkadaşları çikletçiliğe geçişte hiç bir zorlukla karşılaşmıyor, bu da oyundaki gerilimi ortadan kaldırıyor. Seyirci oyunun geri kalanını Tarzan'ın maceraları olarak seyrediyor. tabi bu gevşek yapı oyunun finalini de etkiliyor, final sahnesini hazırlayan herhangi bir yükseliş olmadığı için oyunun son sahnesi de diğer sahneler gibi başlayıp bitiyor. Oyun bir doruk noktasına ulaşılamadığı için seyirciyi de tatmin olmuyor.
Karşılaştırma yapmak gerekirse Yazarın "Arthur Ui'nin Yükselişi" adlı eserden sadece esinlendiği doğru bir tespit olarak görülebilir. Fakat yazarın oyunu Breht'in "Arhur Ui'nin yükselişi" adlı eserinden yola çıkarak oluşturduğunu biliyoruz. Bu bilgi de bize; yazarın, bu oyuna başlarken aslında yeni bir oyun yazma çabası gütmediğini gösteriyor. Fakat yazar oyun kahramanını RTE'ye dönüştürmek isterken oyunun iskeletini de bozuyor ve yapmak istediği sadece bir uyarlamayken farkında olmadan bambaşka bir yola yöneliyor. Beğendiği sahneleri toplayıp kendi yazdığı sahnelerle harmanlıyor. Tabi bu harmanlamayı özen göstermediği bir oyun iskeleti üzerine kurunca başarısızlıkta kaçınılmaz oluyor.
Birde oyundaki Tarzan kahramanı üzerine bir kaç şey yazmak lazım. “Tarzan the Taşeron” oyunu çıkış noktasına baktığımızda RTE Hükümetini hicvetmek için yazılmış. Oyundaki Tarzan karakteri de RTE'yi temsil etmekle beraber taşeronluğa soyunmuş her düşüncenin yadsınması anlamına geliyor. Fakat oyun Tarzanı kötü bir karakter olarak teşhir etmekten çok sempati duyulacak bir kahraman haline getiriyor. Burada oyunun gevşek yapısı kadar tarzanın karşısında çatışacağı bir kuvvetin bulunmaması da etkili olabilir. Ama sonuç olarak yazar, oyun kahramanıyla da başarısızlığa uğruyor.
Oyun dil konusunda da büyük sıkıntı yaratıyor. Yazarın, kendisine has Mecaz ve göndermelerle dolu Türkçe'si ne yazık ki, oyuna renk katmaktan çok fazlasıyla karmaşık olan oyunun anlaşılmasını bir kerte daha güçleştiriyor. Yazarın benzetmelerle kelime oyunlarıyla anlattığı bir çok şeyde seyircide zorlama etkisi uyandırıyor. Bu yüzden oyun diliyle de seyirciye ulaşamıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder